Cuma, Şubat 28, 2014

RKBT 4. Gün || Ertürk Akşun "Agafya " || Yorum







GoodReads Puanı: 4.00
Türkçe Yayın: Destek Yayınları
Sayfa Sayısı: 464
Satın almak için: Kitap Sihirbazı


Yorumum:

1920 yılı Rusya'da Bolşevik Devrimi ve İstanbul'a yapılan göçler.
Gelenler arasında güzelliği ile herkesi büyüleyen bir kadın; Agafya.
Ve onun görür görmez vurulan, hayatının aşkı olacağını anlayan bir erkek; Anton.
Ortaya çıkan ortalama bir aşk hikayesi mi?
Eğer böyle düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz...

Anlamadınız değil mi? En baştan alalım.


Perşembe, Şubat 27, 2014

Julianne MacLean - Ben Sana Tutsak (Yorum)




Orjinal Adı: Captured by the Highlander
Seri Bilgisi: Highlander Trilogy #1
GoodReads Puanı: 3.92
Türkçe Yayın: Epsilon Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 337
Çeviri: Şanser Yener
Satın almak için: Kitap Sihirbazı


Yorumum:

İtiraf ediyorum. Kitabı almayı hiç istememiştim. Ablam sepete eklediğinde kırk takla attım çıkartalım diye yine de bir şans vermek istedi; çünkü konusu cezbetmişti. Ne diyim ki iyi yapmış valla. Kendisi çok fazla beğenmezken ben sevdim. Belki de o sevmedim dediğinden ve beklentimi düşük tuttuğumdandır.

İskoçların Kasabı Duncan, İngiliz Leydisi Amelia'yı intikam için kaçırınca olaylar başlıyor. Amelia (Duncan kitap boyunca Küçük Kız dedi) intikam peşinde olduğu adamın nişanlısı. Aslında amaç ve plan nişanlıyı öldürmek ama kitap bu ya karşısında Amelia'yı buluyor ve planda değişiklik yapıyor. Böylece Duncan'ın intikam planı yön değiştiriyor ve Amelia'yı atının terkisine atıp götürüyor.

Kitabı tahmin ettiğimden çok sevdim. Karakterler hoşuma gitti. Kasap dediysek mecazi değil yani, baya elinde baltasıyla dolaşan bir abi. Amelia İngiliz leydisi olmasına rağmen aklı başında. Hoş bazı tavırları vardı ki historical havasından uzaktı. Bir de sevmediğim nokta çok hop, hop, hoop ilerlemesi. Ne ara etkilendiler, tutku duydular anlamadım. Belki kitabın kısalığından kaynaklıdır ama biraz daha düşüncelere yer verebilirmiş. Tabi çok uzatmamış olması da bir artı olduğundan nötrlüyor.

Yazarın diğer serisinden de okumuştum. Ondan daha çok sevdiğimi söyleyebilirim. Hatta o kitaplardaki monotonluğu burada yoktu, bazı yerler vardı ki çok şaşırdım. Bu zamanda şaşırtacak kitap bulmak da zor. Üstelik sıkmayan, her bölüm sonu bir bölüm daha dedirten bir kitap oldu. Ufak tefek sevmediğim noktaları rahatlıkla tolere edebiliyorum. Yani Ben Sana Tutsak benim için güzel bir kitaptı.

Not : İkinci kitabı deli gibi merak ediyorum. O Angus pisliği kanat taksa kar etmez. Bakalım nasıl olacak.

Puanım:

* * *

İskoçyalılar aşkları için savaşır, vatanları için ölürler. 

Yatağındaki Düşmandan 
Leydi Amelia Sutherland, Duncan MacLean gibi bir adama boyun eğmektense ölmeyi tercih ederdi. Ancak acımasız İskoçyalı savaşçı yatağının yanında dikilirken seçim şansı yoktu pek. 
Alev alev yanan gözleri, gerilmiş kasları ve parlayan savaş baltasıyla Duncan, azılı düşmanı Richard Bennett'ı öldürmeye gelmişti fakat onun yerine nişanlısı, güzel ve masum Amelia'yla karşılaşınca onu kaçırmaya karar verecekti

Kollarındaki Âşığa 
Duncan, sevdiği kadını öldüren Bennett'tan gelinini çalarak istediği kusursuz intikamı alabileceğini düşünüyordu. Ancak Leydi Amelia bu intikam planında bir piyondan fazlası olduğunu ispatlayacak: cesareti ve güzelliğiyle, Duncanın ruhunda kimsenin ulaşamadığı bir yere dokunacaktı. 
Amelia da onu tutsak eden İskoçyalıya boyun eğip âşık olduğundaysa gerçek savaş başlayacaktı.


Salı, Şubat 25, 2014

3 Blogger ile Sayfaları Çevirirken


Evetttt, 3 blogger toplaştık bir etkinliğe daha imza attık. Ben bu tag olayını çok seviyorum ya. Çok eğlenceli oluyor. Vampirella'nın GüncesiBookowski ve bendeniz 5'er soru hazırladık ve cevapladık. Linklere tıklayarak ilgili blogları ziyaret edebilirsiniz. Ve siz de katılmak isterseniz link bırakın lütfen (:

* * *

Kitap İklimi

  • Kitaplığında en çok bulunan tür?

- İlk sırada Tarihi Aşk Romanları yer alır. Sonrasında yakinen Fantastik takip ediyor sanırım.

  • Kütüphaneden ya da birinden en son ödünç aldığın kitap?

- En son kütüphaneden Orhan Kemal - El Kızı kitabını almıştım.

  • Tavsiye bir kitap istesem?

- Kitap değil yazar edeyim. En son okuduklarımdan Sabrina Jeffries. Henüz sevmediğim kitabı yayınlanmadı ülkemizde.

  • En son hediye ettiğin kitap?

- Ablama doğum gününde Nora Roberts'ın Bir Umut Daha kitabını hediye etmiştim.

  • Sonunu beğenmediğin bir kitap?

- Dengesiz Bir Aşkın Anatomisi. Kitabı çok sevmemiştim ama sonu farklı olsaydı belki biraz daha sevebilirdim.

RKBT 1. Gün || Ertürk Akşun "Agafya " || Önokuma ve Çekiliş


Turumuzun ilk gününden herkese merhaba.
Önokuma ve çekilişle sizlerleyim. 

Okuduktan sonra çekilişe katılmayı unutmayın :*




Çekiliş

a Rafflecopter giveaway


Tur Programımız





Bakalım Neler Geliyor? (Tanıtım)

Yeni çıkacak kitapları yazmayı seviyorum. Bu ara baya kitap çıktığı için toplu olarak yazmak sonrasında sepet yaparken de işime yarıyor. Belki siz de henüz görmediğiniz bir kitabın çıkacağını görürsünüz (: İşte yenilerden bir kaçı.






Kalbimde Bıraktığın Boşluk Hala Dolmamıştı kitabının 2. kitabı Novella'dan geliyor. Ben ilk kitabı çokta beğenmedim ama yine de merak ediyorum.

Bazı hayallerin rengi pembedir, bazılarının ise puslu bir gri...
Annesi tarafından küçük yaşta terk edilen Trixie, kaderini baştan yazma hayaliyle yaşadığı yeri, ilk aşkını, hatta ismini bile geride bırakarak yeni bir hayata adım atar. Ünlü bir oyuncu olmak uğruna pek çok şeyden vazgeçen Trixienin yıllar sonra yolu tekrar doğduğu yere düştüğünde ise, o artık bambaşka biridir. Ancak geçen zamana rağmen ilk aşkın tadı hep canlı, hep akılda kalandır.
Genç kadın, çok istediği fakat birini seçmek zorunda olduğu iki tercih arasında sıkışıp kalır: Bir yanda şöhret olma hayalini gerçekleştirebileceği, göz kamaştıran, lüks bir hayat; diğer yanda yorgun kalbine iyi gelecek, huzur dolu gerçek bir aşk vardır. Şimdi bu zor kararı verme vaktidir.



Pena Yayınlarından sadece İlk Defa'yı okudum. Çok beğenmiştim. Bu kitapta merak ettiklerimden biri. Umarım İlk Defa gibi memnun eder (:




Nell Hawthorne çocukluk arkadaşı Kyle Callowaye âşıktır. Aşkları hiç bitmeyecek gibidir. Ancak bir gece Kyle trajik bir kaza sonucu hayatını kaybeder ve bu kaza Nelli tamamen değiştirir. Kyleın cenazesinde Nell, ilk defa Kyleın kardeşi Coltonla karşılaşır ve her ikisi de Kyleın yokluğunda hayatlarına yeni bir yön çizer. Yıllar sonra bu ikili tekrar karşılaşır; bu sefer bu karşılaşma onları hiç tahmin edemeyecekleri tatlı bir çıkmaza götürecektir.





Palto dikildiğinde on iki yaşındaydım. Terzimiz ve çok sevgili arkadaşımız Nathan, bu paltoyu 1938 senesinde, Mart ayının ilk haftasında büyükbabam için dikti. Şehrimizin özgürlüğünü yaşadığı son haftaydı, bizim de.
Hayatın en zor anında bile bir umut vardır. Ve bazen bu umut, küçük bir çocuğun yüreğine en yakın yerde hayatı selamlamayı bekleyen bir kuklanın verdiği umuttur.
Büyükbabası Varşova gettosunda hayatını yitirdiğinde Mikaya kalan yalnızca onun muhteşem paltosu değildi, aynı zamanda içi sırlarla dolu bir hazine de onun olmuştu. Mika, babasını kaybeden hasta kuzenini, daracık bir odada yaşamaya mahkum edilmiş komşularını eğlendirirken, kendini kukla gösterilerinin ortasında buluverir. O artık bütün gettonun yüzünü güldürmeyi başarabilen, aşık olduğunda yüreği kelebek gibi kanat çırpan kuklacı çocuktur. Ancak bu güzel tablo, bir Alman askerinin karşısına dikilmesi ve onu gizli bir hayatın içine çekmesiyle yerle bir olur.
Yüreğinize dokunacak, sizi alıp uzaklara götürecek ve döndüğünüzde asla eskisi gibi hissetmeyeceksiniz. Savaşın acımasız yüzüne rağmen küçük mutlulukların aslında ne kadar büyük ve değerli olduğunu anlamanızı sağlayacak bir eser.





İtiraf ediyorum, bu arkadaşın kapağına vuruldum :D
HEPİMİZ, KAYIPLARIMIZA DAYANABİLECEK ŞEKİLDE YARATILDIK…
1960ların başında, kaosun ve gizli güçlerin hüküm sürdüğü Bostonda yaşayan Daley Kardeşler için suç, aile mesleğidir.
Polis Joe, savcı Michael ve usta bir hırsız olan Ricky suçun farklı taraflarındadır, ta ki Bostonun ünlü seri katili Boğanadam çok yakınlarında bitene kadar. Onlar artık sonsuza kadar değişmelerine vesile olan bir ölümün derinlerine inmek zorundadırlar.
Entrika, rant hesapları ve iktidar hırsına bulanmış şehrin tuhaf olaylarla örülü hikâyesini okurken, iyiliğin yerle bir olup kötülüğün bir gökdelen gibi yükseldiğini hissedeceksiniz.


Bir kitabı okumuştum. Çook çekmiyorlar beni ama yine de bir ilgi uyandırıyor her yeni kitabı.

Şehri bırakıp, banliyöde yeni bir hayata başlıyorsun.
Yeni arkadaşlar, tanımadığın bir şehir, yabancısı olduğun bir okul, tekinsiz komşular.
Yeni bir hayat senin seçimlerinle şekillenecek. Vereceğin kararlar kaderini çizecek.
Yeni bir hayata başlamaya hazır mısın?
Kader diye bir şey vardır ve sizin seçimlerinizle değişir.
Bu kitabı okumaya normal bir kitap gibi birinci sayfadan başlayın. İlk bölümün sonunda, önünüze bir yol ayrımı çıkacak. Kararınızı verin ve ilgili bölüme gidin. Her bölümün sonunda seçimlerinizle kaderinizi kontrol etmeye devam edeceksiniz.
Kitabı okurken bazen hiç beklemediğiniz bir yere ulaşacak, bazen de kendinizi daha önce olduğunuz yerde bulacaksınız. Hayatın size neler hazırladığını asla bilemezsiniz. Ama şunu biliyorsunuz, iyilikler her zaman ödüllendirilmiyor ve bazen hatalı kararlar, şahane olayların başlangıcı olabiliyor. Her yolculuğun sonunda başa dönüp tekrar başlayın, unutmayın, herkes ikinci bir şansı hak eder. Yüzlerce farklı hayat sizi bekliyor.




Sizin de merak ettiğiniz varsa yorum kısmına alalım lütfen :D




Pazar, Şubat 23, 2014

Nora Roberts - Paylaşılan Hayaller (Yorum)





Orjinal Adı: For Now, Forever
Seri Bilgisi: The MacGregors: Chronological order #5
GoodReads Puanı: 4.06
Türkçe Yayın: Harlequin
Sayfa Sayısı: 224
Çeviri: Nilgül Özbörek




Yorumum:

Uzun zamandır beyaz dizilere yorum yapmıyorum. Yaptıracak bir kitapta çıkmadı. Nora Roberts'i ne kadar çok sevsem de bu serisi beni pek açmadı. Ta ki Daniel MacGregor ve Anna Whitfield'e kadar :D

Diğer kitaplarda her zaman Daniel'in olduğu sahneleri daha bir severek okurum. Kitabı olduğunu duyunca seveceğimi düşünmüştüm ama bu kadarını da beklemiyordum. Okuduğum en en güzel beyaz dizilerden biriydi. Okuma sürem bile benim için bir rekor sayılabilir.

Daniel bir trafik kazası geçirdikten sonra yoğun bakıma alınıyor. Bu sırada tüm ailesi onu yalnız bırakmamak için yanına geliyor ama başından bir dakika bile ayrılmayan 40 yıllık aşkı Anna. Tam da bu yoğun bakım zamanında geçmişe dönerek bize Anna ve kendisinin mükemmel hikayesini sunuyor. 

Anna her zaman Daniel'i dizginleyen kişi olmuştu kitaplarda. Vakur ve ağırbaşlı bir doktor. Hikayeyi okurken gördüm ki Anna gençken de böylemiş. Daniel de aynısı ama. Gördüğü dakika benim olacaksın dedi ve amacına ulaştı. Ben onların hikayesini çok sevdim. Anna da Daniel de sevdiğim karakter özellikleri sergiledi. Hatta 220 sayfa az bile geldi. Koca bir roman olurmuş onlardan. Nora da kozasından çıkmış, o çok hoşlanmadığım kısıtlı anlatımından uzaklaşmış, bol diyaloglu bir kitap yazmış. Okumadıysanız bence okuyun. Daniel'in etkilemeyeceği yürek zor bulunur (:

Puanım:

* * *

İşte Daniel’in, özgür, idealist, inatçı Anna Whitfield’ı elde edişinin ve muhteşem MacGregor hanedanlığının kuruluş günlerinin hikâyesi…
Anna MacGregor kırk yıllık eşi Daniel’in başucunda geçirdiği endişe dolu saatler boyunca, her şeye burnunu sokan, küstah, büyük bir aile kurmak uğruna her türlü çöpçatanlığı yapan, azimli, enerjik, inatçı, dürüst, her şeyi tek başına yapmak isteyen ve bunu başarıp, çabalarıyla milyoner olan bu olağanüstü adamla yaşadığı flörtün her anını, yeniden yaşar...
Kendini büyük bir azimle hayaline adamış tıp öğrencisi Anna Whitfield, Daniel MacGregor’ın hayalindeki uysal ve doğurgan eş tanımına uyabilecek en son kadındı.
O hâlde neden bu küstah milyoner, hayattaki en büyük ideali başarılı bir cerrah olmak isteyen bir kadını eşi olmaya ikna etmek için uğraşıyordu?

Perşembe, Şubat 20, 2014

Debora Geary - Modern Cadı (Yorum)




Orjinal Adı: A Modern Witch
Seri Bilgisi: A Modern Witch #1
GoodReads Puanı: 3.75
Türkçe Yayın: Sayfa6 Yayınları
Sayfa Sayısı: 336
Çeviri: Rana Keskin Saldi
Satın almak için: Kitap Sihirbazı


Yorumum: 

Tanıtımını gördüğümden beri merak ettiğim Uçan Süpürge serisine ilk kitapla giriş yapmış bulunmaktayım. Cadılar diğer tüm fantastik kitaplardan daha çok ilgimi çekiyor ama maalesef tam olarak istediğim gibi bir kitabı bulamadım. O yüzden Modern Cadı'da çok karşıladı diyemem ama oldukça güzel bir kitaptı.

Başarılı bir emlakçı olan Lauren'in cadı olduğunu keşfetmesini konu alıyor kitabımız. Öyle durduk yere değil tabi ki. Aslında bu konuda hiç bir fikri yokken, modern zamanın nimetlerinden yararlanan bir kaç cadının, bir internet sitesine yerleştirdiği kodlama sayesinde cadı ağına yakalanıyor. Evet, sadece cadı olanlar giriş yapabiliyor buraya. Lauren ilk başta bunu çatlak bir kaç kadının sohbeti olarak algılasa da bir kaç gün sonra konuştuğu kadınlardan Nell'in kardeşi Jamie'nin ziyareti üzerine bambaşka bir gerçekliğe adım atıyor. Arkadaşı Nat'in desteği sayesinde kısa süreli eğitimi için Jamie ile Berkeley'i gitmeye karar veriyor. Ve böylece büyük bir cadı topluluğuna adım atıyor.

Kapağı ve arka yazısındaki gülmekten gözlerinizden yaşlar akacak yazısını okuyunca daha farklı bir kitap beklemiştim. Anlatımın bir kısmı esprili olsa da bence bir komedi kitabı değil bu. Cadılığı baya derin ele almış yazar. Tarihçesini değil de dünyasında yarattığı tüm cadılık türlerini, eğitimlerini, cadıların neler yapabildiklerini detaylıca anlatıyor. Lauren eğitime gittiği için onu da detaylıca okuduk. Bu açıdan biraz sıkıntı yapabilecek bir kitap ama anlatımı ile kendine çekiyor. Bir de sürprzi bir durum var ki (spoiler vermeden şöyle diyebilirim; Jacop ve Renesmee'nin ilk bakışını düşünün) bence çok hoştu. Beni avucuna alan bir detaydı. Ayrıca tatlı mı tatlı ve belki de cadı aleminin en güçlü cadısı 4 yaşındaki afacan Aervyn vardı ki ayrı bir güzellik katmış.

Şansımı zorlamak istemediğim için sadece ilk kitabı almıştım. En kısa sürede devamını da alacağım. Çevirisi de çok güzel olan kitap bitince nasıl bir hikayeyle devam edecek diye merak ettiriyor.

Puanım:

* * *

Lauren, Chicago'da başarılı bir emlak danışmanıdır. Müşterilerinin arzu ettiği evleri, adeta onlar için yaratılmışçasına bulur ve satışlarını gerçekleştirir. Başarısını tecrübesine bağlamaktadır. Ancak bir gün aslında hiç de öyle olmadığını öğrenir. 
Lauren, güçlü bir düşünce cadısı olduğunu öğrendiğinde kariyeri ile cadılık eğitimleri arasında kalacak, üstelik verdiği kararla sadece kendi hayatını değil en yakın arkadaşının da hayatını değiştirecektir. İki arkadaş yeni bir şehirde, birçok yardımsever cadı ve cadıcıkla birlikte yeni hayatlarına bol sihir, dostluk, aşk ve hatta sürprizler katarlar. 
Uçan Süpürge Serisi'nin mizah dolu ilk kitabı Modern Cadı'da Debora Geary, yarattığı samimi karakterlerle cadılar dünyasının perdelerini aralıyor.

Çarşamba, Şubat 19, 2014

Sherrilyn Kenyon - Karanlık Tutkular (Yorum)





Orjinal Adı: Night Embrace
Seri Bilgisi: Dark-Hunter #2
GoodReads Puanı: 4.24
Türkçe Yayın: Pegasus Yayınları
Sayfa Sayısı: 480
Çeviri: Gizem Onat
Satın almak için: Kitap Sihirbazı


Yorumum:

Bu seriyi seviyorum. Baya baya seviyorum. Hatta sanırım hastasıyım :D Ee ne demeye bu kadar bekledin derseniz, okumaya kıyamıyorum ki. Nasılsa 1 yıl gelmeyecek biliyorum. Ama sabrın da sınırı var değil mi? 

Dark-Hunter serisi bayaaaaa uzun bir seri. Bizde ki hızı da malum. Seriyle ilgili tek tesellim her kitapta farklı karakterler olması. Beklemeyi daha katlanılabilir kılıyor. Bu kitapta 2. kitaptan tanıdığımız Talon'un hikayesi. Orada zaten ilgimi çekmişti. Vay canına dedirten bir hikayesi vardı. 

1500 yıl önce Tanrılardan birini kızdıran Talon, tüm ailesinin ölümüne şahit olur. Üstüne sevdiği herkesi kaybedeceği yönünde bir de lanet edinir. 1500 yıl boyunca Artemis'in Karanlık Avcı'larından biri olarak görevini duygularından arındırarak yerine getirir. Taa ki Sunshine ile karşılaşana kadar. Sunshine, Daimon'ların saldırısına uğrayıp, Talon yaralanınca onu evine alıyor. Ve o dakikadan sonra hayatları bambaşka şekilde ilerlemeye başlıyor.

İki karakterde tam sevdiğim tarzdaydı. Özellik Sunshine. Talon'un geçmişi ise çok dokunaklıydı gözlerim doldu okurken. Aralarındaki aşk da çok hoşuma gitti. Gerçi bazılarına cinsellik fazla gelebilir ama görüldüğü üzere hissettirebildikten sonra bence sakıncası yok. Ben hissettim valla. Aşkı da mutluluğu da çaresizliği de. 

Üstelik yağ gibi akan bir çevirisi de vardı. Tam puan aldı benden :D İlk iki kitabı beğendiyseniz yine beğenirsiniz diye düşünüyorum. Karar sizin (:

Puanım:

* * *
Ölümsüz bir savaşçı
Hem tutkularıyla hem de
Karanlıkla savaşacak

Bir Kelt klanının şefi olan Talon büyük bir hata yaparak savaş tanrısı Camulus’un oğlunu öldürür. Buna çok öfkelenen Camulus onu lanetler ve Talon tüm sevdiklerinin korkunç bir şekilde öldüğüne şahit olur. Ancak kendi klanı kız kardeşini gözlerinin önünde öldürdüğünde çaresiz kalan Talon intikam alabilmek için ruhunu satar.

Bin beş yüz yıl sonra Talon, insanları av olarak gören yaratıklarla savaşan, ölümsüz ve isimsiz bir kahraman haline gelmiştir. Ona sadece hayatta kalmayı değil, yaşamayı hatırlatan, sıradışı ressam Sunshine’la tanışana kadar hayatından memnundur. Ne yazık ki Mardi Gras başlamış ve New Orleans eski tanrılarla dolmuştur, dünyayı tekrar ele geçirmek isteyen Camulus da aralarındadır. Kılıçlar çekilmiş ve Talon için intikam zamanı gelmiştir. Fakat onsuz yapamayacağı kadını ve diğerlerini kurtarabilecek midir?

Pazartesi, Şubat 17, 2014

Addison Moore - Sevecek Biri (Yarım Bıraktım)





Orjinal Adı: Someone to Love
Seri Bilgisi: Someone to Love #1
GoodReads Puanı: 3.77
Türkçe Yayın: Aspendos Yayınları
Sayfa Sayısı: 336
Çeviri: Arzu Ayas
Satın almak için: Kitap Sihirbazı



Yorum yapmadan duramayacağım...

Kitap zevkimizin %99 tuttuğu caaaanım ablam bu kitabı beğenmediğini söylediğinde büyük sinyali almıştım ama işte o %1'e giren kitabı da aramadan duramıyorum. Eh arayan belasını böyle buluyor işte.

50 sayfa ancak okuyabildim. Yorum yapmam doğru mu bilmem ama böyle adı çok lanse edilen bir kitabın olumsuz yorumu da olmalı diye düşündüm. Çünkü cidden hiç güzel değil. Almayı planlıyorsanız 5-10 kere düşünün.

Anlatımından karakterlerine tam anlamıyla duygsuz bir kitap. Affınıza sığınarak söylüyorum, kazık gibi bir anlatımı var. Yontulmamış. Çeviriden ziyade yazardan kaynaklandığını düşünüyorum. Konu deseniz okuduğum yere kadar saçma sapandı. Bir partide 1 saat bakışıp nasıl o raddeye geldiler anlamadım. İlişkiye girseler tek gecelik dersin ama bu öyle de değil. Birden adamın "dünyadaki tek amacı kızın yüzünü kızartmak haline" geliyor. En basit örneği. Birden dünyanın en seksi kadını oluyor. Kız desen ne kafada çözemedim, ne içtiyse artık normal cümleler kurmuyordu. 

Okuduğum ilk 50 sayfaya rahatlıkla 0 puan verebilirim. O yüzden Acıtan Güzellikte yaptığım hatayı yapmayacağım. Bu kitabı bitirirsem sanırım yüksek hatlı elektrik santraline dönerim. Zaten bu ara sıkıcı kitaplara rastlıyorum ama bu anlatımdan da sınıfta kaldı. Düşmanıma tavsiye etmem o derece. 

İlk okuduğum Aspendos kitabı son kitapta olacak gibi. Kapaktan öteye gitmeyen bir kitap. Kapak güzel dediysekte alakasız haberiniz olsun. Kızımız katran karası saçlı!!!

Cumartesi, Şubat 15, 2014

Sabrina Jeffries - Son Çarem (Yorum)




Orjinal Adı: A Lady Never Surrenders
Seri Bilgisi: Hellions of Halstead Hall #5
GoodReads Puanı: 4.13
Türkçe Yayın: Epsilon Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 391
Çeviri: Belgin Özge Burçak
Satın almak için: Kitap Sihirbazı



Yorumum:

Bir seriyi daha tamamlamanın mutluluğunu yaşıyorum. Bizdeki bu hızla çoğu seriyi göremeden nalları dikeceğim çünkü. 
Erkek Fatma Celia ile ailenin resmi dedektifinin temelleri zaten daha önceden atılmıştı. Hatta çift birbirlerine gıcık oluyorlar diye daha da merak etmiştim. Eh büyük aşklar nefretle doğuyor diye boşa dememişler.
Gerçi bu açıdan beklediğimden daha az buldum. Polisiyeyi da daha çok beklemiştim, o da az geldi. Ya da hastalıktan 3 gün elimde süründü zavallı kitap hakkını yiyorum emin olamadım :D
Benim için doruk noktasında değildi ama yine de çok beğendim. Katili de bulduk zaten rahatladım yahu :D
Katil kim söyleyeyim mi? Şaka şaka yapmam öyle bir öküzlük :D

Ee şimdi hangi kitap ya da seriyle devam ediyoruz. Daha doğrusu ediyor muyuz? Arayı açmasınlar ama artık :D

Puanım:
* * *
Sharpe ailesinin en genç kızı, büyükannesinin ultimatomuna karşılık evlenebileceği birilerini bulmak konusunda bir plan yapınca, Jackson Pinter bunu engellemek için elinden gelen her şeyi yapmaya karar verdi.
Leydi Celia Sharpe, birkaç uygun damat adayından evlilik teklifi alıp, büyükannesine ultimatomunun anlamsız olduğunu göstermeyi umut ediyordu. Üstelik bu planı işe yaramazsa, evlenebileceği bir koca adayı da elinde olacaktı. 
Ancak aile için çalışan ve Celianın damat adaylarını araştırması için görevlendirdiği polis memuru Jackson Pinter, bütün adaylarda bir kusur bularak onun bu planını mahvetmeye kararlıydı. Celia ise bunun nedenini, Jackson Pinterla beraber kendi ailesinin cinayetini araştırmaya başladığında anlayacaktı.



RKBT 6. Gün || Marilyn Monroe "Video"


Marilyn Monroe için hazırladığım amatör videom (:


Cuma, Şubat 14, 2014

RKBT 5. Gün || Marilyn Monroe ve Sözleri

Sosyal Paylaşım Sitelerini kullanıyorsanız Marilyn Monroe'nun sözleri üzerine paylaşımları sık sık görüyorsunuzdur. Ben de turumuzun 5. gününde bunlardan bazılarına yer vermek istedim. 


Bana ister lanetli ister kutsanmış de Eğer en kötü halimle başa çıkamıyorsan iyi halimde yanımda olamazsın.

* * *

İçimde ki güçlü kadın yaşadığı sürece bu dünyanın erkekler dünyası olması beni hiç rahatsız etmeycek.

* * *

Harikayım ama güzel değilim. Günahkarım ama şeytan değilim. İyiyim ama melek değilim. 

* * *

Yalnızlık güzel kadınların lüks seçimleridir.

* * *

Aşk bi histir, ya çok acıtır ya çok mutlu eder, ortası yok.


Yalanlara inanırsın ve sonunda kendin dışında kimseye güvenmemeyi öğrenirsin.

* * *

Hollywood öyle bir yerdir ki, bir öpücük için size 1000 dolar öderler ama ruhunuzu satın almak için 50 cent verirler. Bunu biliyorum çünkü, ilk teklifi defalarca redederek 50 cente razı oldum.

* * *

Bir kadının yüzündeki ifade, üzerindeki giysiden çok daha önemlidir.

* * *

Güçlü olacağım dememle hüngür hüngür ağlamaya başlamam arasında 2 dakika var.


Bencil, sabırsız ve biraz takıntılıyım.Hata yaparım, kendimi kaybederim ve bazen çekilmez olurum.Ama en kötü halimde beni çekemiyorsan, en iyi halimde kesinlikle beni haketmiyorsun demektir.

* * *

Tanrı erkeği çok, adamı az yarattı.

* * *

Her zaman şuna inandım; Bir kadının başarısı başka bir kadının başarısını hazırlar. 


İhtiyarlamadan önce yaşamalıyız çünkü pişmanlık duymak en az korkmak kadar aptalca...

* * *

Bir erkeğin bir kadınla güzelliği için evlenilmesi ile bir kadının bir erkekle parası için evlenmesi aynıdır.


Köpekler tarafından hiç ısırılmadım fakat aynı şeyi insanlar için söyleyemeyeceğim.

* * *

Asla arkana bakma. Cindrella ayakkabısını almak için dönseydi, prenses olmazdı.

* * *

Kadın erkek eşitliğini ilk olarak tanrı bozdu. Kadını çok güzel yarattı..


Kaynak ve daha fazlası için facebook sayfasını ziyaret edebilirsiniz.


Perşembe, Şubat 13, 2014

Merak Edilesi Yeniler

Son dönem kitap alımını minimum düzeye indirsem de hala çıkan kitapları yakından takip ediyorum. Almak için acele etmesem de aklımın bir köşesine not alıyorum. Şu sıralar kitap alımlarından soğusam da ileride yavaş yavaş alınabilir. 


Herkesin yarası vardır, ama bazılarınınki daha belirgindir…

Bambaşka hayatlara ait Claire, Will ve Teddy adında üç masum çocuğun yolları bir anda, hiç beklenmedik bir trajediyle kesişir. Önce aileleri, ardından koruyucu aileleri katledilen bu çocuklar için artık hiçbir şey eskisi gibi değildir. Peki, onları bir araya getiren bu sarsıcı olaylar bir rastlantı mı yoksa birbirleriyle bağlantılı gerçeklerin önemli bir halkası mıdır?

Jane Rizzoli ile Maura Isles, katledilen ailelerle ilgili araştırmalarını derinleştirdikçe uzayan sır perdesini aralayabilecek, bu çocukları bekleyen korkunç kaderi değiştirebilecekler midir?



Üstün keşif becerilerinden dolayı kralın gözde ordusuna seçilerek düşman cephesine sızan Arthur Campbell, bir sonraki adımı için emir beklemektedir. Adeta bir gölge gibi hareket ederken, babasını öldüren liderin klanına karşı yüreği intikam ateşiyle yanıp tutuşmaktadır. Ancak düşman cephesinin tam kalbinde karşısına beklenmedik bir engel çıkar. Gizli kapaklı işleri aydınlatmadaki becerisiyle ondan aşağı kalır yanı olmayan, efsanevi güzelliğiyle Anna MacDougall.

Babasının kuvvetlerine yeni katılan bu sert görünüşlü, yakışıklı adamdan etkilenen Anna, onun kendisine karşı kararlı bir tavırla kayıtsız kalışını bir meydan okuma olarak kabul etmeye hazırdır. Savaşın bir an önce bitmesini dileyen Anna, sevebileceği iyi bir adamla sakin bir hayat paylaşma hayalleri kurarken, onu gözleriyle kendine çeken ancak sözleriyle uzaklara iten bu esrarengiz şövalyeye gönlünü kaptırır. Fakat tehlike, yalan dolan ve ufukta görünen savaş, ikisini birbirlerinin tutkularını ve sırlarını öğrenmeye sürükleyince, adeta çelikten bir vücuda sahip bu savaşçı bir seçim yapmak zorunda kalır: Aşk mı? Yoksa intikam mı?


Sophıe Jordan Leydi Astrid Derring yıllar boyunca birkaç hizmetçiyle, arkadaşlarından ödünç aldığı kıyafetlerle ve katıldığı balolarda karnını doyurarak hayatını sürdürmüştür. Onu terk eden kocasının yaşattığı utancı üzerinden bir türlü atamayan Astrid, peşindeki soylu erkeklerin ahlaksız tekliflerine boyun eğmemiştir. Kocasının sahte kimlikle İskoçyada yaşadığını ve zengin bir ailenin kızıyla evleneceğini duyunca yapması gereken tek şey olduğunu düşünür: O evliliği durdurmalıdır. 

İskoçya yolunda yaşadığı talihsizlikler sonunda karşısına sert ve kibirli bir Amerikalı olan Griffin Shaw çıkar. Astrid kendini, buzdan duvarlarını eritebilecek vahşi bir adamın yardımıyla, bilmediği bir ülkede kanundan kaçarken bulacaktır...


İlk 3 kitabı birden çıkarmışlar bence güzel de olmuş. Ben ilk kitabı denemek istiyorum. 

Lauren, Chicagoda başarılı bir emlak danışmanıdır. Müşterilerinin arzu ettiği evleri, adeta onlar için yaratılmışçasına bulur ve satışlarını gerçekleştirir. Başarısını tecrübesine bağlamaktadır. Ancak bir gün aslında hiç de öyle olmadığını öğrenir. 

Lauren, güçlü bir düşünce cadısı olduğunu öğrendiğinde kariyeri ile cadılık eğitimleri arasında kalacak, üstelik verdiği kararla sadece kendi hayatını değil en yakın arkadaşının da hayatını değiştirecektir. İki arkadaş yeni bir şehirde, birçok yardımsever cadı ve cadıcıkla birlikte yeni hayatlarına bol sihir, dostluk, aşk ve hatta sürprizler katarlar. 

Uçan Süpürge Serisinin mizah dolu ilk kitabı Modern Cadıda Debora Geary, yarattığı samimi karakterlerle cadılar dünyasının perdelerini aralıyor.


Düşünceler zamanla bulanıklaşıp kaybolur ama gözler hiçbir şeyi unutmaz…

Cas Lowood, ihbarlar üzerine hayaletlerin peşine düşerek onları yok eden bir hayalet avcısıdır. Yeni görevi ise, evine adım atan herkesi acımasızca öldüren hayalet Anna Korlovu yakalamak ve ondan kurtulmaktır.

Fakat Cas bu kez daha önce hiç rastlamadığı türden bir hayaletle karşı karşıyadır. Annanın içindeki, insanları öldürme isteğinin nedenini öğrendiğinde onun hayatına ve ölümüne dair sırlarla örülü gerçekleri de su yüzüne çıkarır.

Yirmi beşten fazla dile çevrilen ve birçok ödül alan Kan Giyinmiş Kız sizleri doğaüstü fantastik kurgunun romantik öğelerle harmanlandığı sıra dışı bir hikâyeyle tanıştırıyor.


Dilekler, gökyüzünü aydınlatan yıldızlar gibidir...
Doğum günleri, umutla sarıldığımız dileklerin gerçekleşmesini umduğumuz özel günlerdir… Aynı gün doğup birbirlerinden habersiz olan Liz, Angela ve Carole tam da bu duygularla mumlarını üflerler. Bir dilekle her şeyin değişebileceğine inanmaktan yıllar önce vazgeçen bu üç kadın, son bir umutla dileklerine sımsıkı sarılırlar. Ve kader, hayatı, aşkı ve mutluluğu yeniden yaşamak isteyen bu üç kadının seslenişine duyarsız kalmaz...

Nina Grey, şeytanlarla yaptığı savaşın yaralarını yeni yeni sarıyordu. Geçmişte olanlar çok uzakta kalmış gibiydi. Hem okuluna devam ediyor hem de babasından kalan şirketin başına geçmek için hazırlanıyordu. Her şey normale dönmüştü, geceleri gördüğü kâbuslar dışında...

Nina ve nişanlısı Jared için bu kâbusların tek bir anlamı vardı: Yaklaşan tehlike ve Şeytanlarla yapılacak olası bir savaş… Tatlı Belanın yazarı Jamie McGuire, Providence üçlemesinin ikinci romanı Cehennemde hem içinizi ısıtacak hem de tüylerinizi diken diken edecek!

Yatağındaki Düşmandan… Leydi Amelia Sutherland, Duncan MacLean gibi bir adama boyun eğmektense ölmeyi tercih ederdi. Ancak acımasız İskoçyalı savaşçı yatağının yanında dikilirken seçim şansı yoktu pek. Alev alev yanan gözleri, gerilmiş kasları ve parlayan savaş baltasıyla Duncan, azılı düşmanı Richard Bennettı öldürmeye gelmişti fakat onun yerine nişanlısı, güzel ve masum Ameliayla karşılaşınca onu kaçırmaya karar verecekti… Kollarındaki Âşığa…

Duncan, sevdiği kadını öldüren Bennetttan gelinini çalarak istediği kusursuz intikamı alabileceğini düşünüyordu. Ancak Leydi Amelia bu intikam planında bir piyondan fazlası olduğunu ispatlayacak: cesareti ve güzelliğiyle, Duncanın ruhunda kimsenin ulaşamadığı bir yere dokunacaktı. Amelia da onu tutsak eden İskoçyalıya boyun eğip âşık olduğundaysa gerçek savaş başlayacaktı.



Dünyada birbiri için yaratılmış kaç insan vardır? 

Ruh ikizleri; yalnızca onlar bu büyüyü taşır. Toprağa düşen yıldırım kadar nadir gelirler dünyaya. Ama bir araya gelip âşık olduklarında... İşte o zaman, toprak ikiye bölünür. Gökyüzü deryaya, derya ateşe hücum eder. Kargaşa yağar evrenin her bir köşesine, sel olur...

Zarlar atılır, yıldızlar kesişir; ardından Poppy ve Noah düşürür toprağa o ilk kıvılcımı. Fakat o şey, iki büyülü ruhun karşısında durmaktadır, sanki görünmez bir duvar gibi. Felaket, kıyamet, ölüm; engelleyebilir mi kucaklaşmasını alacakaranlıkla gecenin?


Geçmişle barışmadan AŞK için savaşamazsın!

Aslı kocasından boşanmış, ölü bir bebek doğurduğu için ciddi psikolojik sorunlar yaşamış, doğup büyüdüğü şehir ve geçmişiyle travmatik bir ilişkisi olan bir kadındır. En yakın arkadaşı Sibelin on dokuz yaşındaki oğlu Cem, geçici bir süre Aslının yanında kalacaktır. Tam bu esnada ülkeyi sarsmaya başlayan isyanlar Aslının hayatını da etkiler. Cemi korumak adına kendini olayların içine atan Aslı, hem kendi gençliğini hatırlar, hem de yepyeni bir nesille tanışıp bir dönüşüm yaşamaya başlar. Kalbini Gezi Parkı olayları sırasında tanıştığı ve kendinden on iki yaş küçük Ufuka kaptırınca durum iyice karışır, çünkü Ufuk da Aslıyla aynı şehirde doğup büyümüştür. Ufuk, Aslıyı Mersine davet ettiğinde Aslının dünyası altüst olur. Travmatik geçmiş, âşık olunan adamın siluetinde bir bombaya dönüşür, çünkü Aslının geçmişinde yüzleşmekten kaçındığı sırlar vardır. Aslı aşkın gücüyle çıktığı bu yolculukta geçmişini yenip yepyeni bir hayata merhaba diyebilecek midir, yoksa kendi içine daha fazla kapanıp aşkı yok mu sayacaktır?

Salı, Şubat 11, 2014

RKBT 2. Gün || Adam Braver "Uygunsuzlar " || Yorum ve Çekiliş

Satın almak için tıklayın

Orjinal Adı: Misfit
Seri Bilgisi: Seri değil
GoodReads Puanı: 3.66
Türkçe Yayın: Feniks Kitap
Sayfa Sayısı: 299
Çeviri: Merve Duygun

Yorumum:

Sinemanın en bilindik simalarından biri Marilyn Monroe.
Ve onun hayatına bir parça daha ışık tutacak "Uygunsular"

Marilyn Monroe her ne kadar bilindik bir isim olsa da benim için bilinmeyen bir kişilik. Hayatı ya da filmleri hakkında bilgim yok. İzlemedim, okumadım. O yüzden bu kitap tur için geldiğinde ilgimi çekti. Her yerde duyduğum bir ismi okuma fırsatı bulduğuma sevindim. Ama bu aynı zamanda benim zorlayıcı unsurum oldu. Çünkü bu kitap yazar Braver'in değişik tarzıyla yazılmış.

Yazar hakkında başlığında 13 bakış açısı yazdığını görmüşsünüzdür. Uygunsuzlarda birçok bakış açısıyla hem değişik gelen hem de zorlayan bir tarzda yazılmış. Alışılagelmiş biyografilerden zaten farklılık gösteriyor, bir de bu tekniği de ekleyince ilginç bir kitap çıkmış ortaya.

Kitabı bitirdikten sonra keşke hayatını araştırsaydım diye düşündüm. Bu benim hatam tabi ki ama kitapta bunları bulacağımı bekliyordum. Hani klasik biyografilerden. Ama yazar daha çok bir belgesel havasında, kısa kısa kesitler vermeyi yeğlemiş. Monroe'nin hayatındaki tüm isimleri dahi okuyucular biliyormuşçasına anlatmış. Maalesef bu da beni zorlayan bir unsur oldu.

Kitapla aynı isimde bir filmde mevcut. Zaten yarısından sonra bu filme, çekimlerine ve Monroe'nin o dönemki ruh haline oldukça yer veriyor. Mesela filmi çekmek konusundaki ya da oyunculardan Gable ile ilgili heyecanına. Ayrıca bu film Monroe ve Gable'ın ölmeden önceki son filmleri olduğundan daha da ilgi çekici.

Dediğim noktalarda kitap beni zorladı, tarzıma çok uyduğunu da söyleyemem. Ama Monroe'nin hayatını bilen, filmlerini izleyen ya da takipçisi olan biriyseniz sizi daha çok memnun edecektir. Belgesel havasında olması da size kitapla ilgili fikir verebilir. Bunlar aradığım ya da sevdiğim özellikler diyorsanız doğru kitaptasınız.

Puanım:


Çekiliş için buyrun

a Rafflecopter giveaway


Pazar, Şubat 09, 2014

Yaptığım Takaslar

Geçtiğimiz Pazar takas/satılık kitaplarımda ilgili bir başlık açmıştım. Bir hafta içinde çok güzel dönüşler aldım. Tam tamına 38 kitap gönderdim. Yüzyüze verdiğimde oldu, blogcu arkadaşlarla anlaştığımda. Çok hoş oldu. kitaplığımda biraz daha rejime gitmeyi düşünüyorum hatta. Az ve öz mantığına geçiş yapıyorum da :D

Yazıma geçmeden belirmek istediğim bir şey var. Takas başlığımda istediğim kitapları yazdım. O an aklıma gelenleri yazdım ama sizin daha farklı kitaplarınız varsa yazmaktan çekinmeyin. Kendimizi kısıtlamayalım. Aşağıda da göreceğiniz gibi listede olmayan kitaplar da mevcut. Siz söyleyene kadar aklıma gelmemiş olabilir o kitap :D


Sherlock Holmes kitaplarını Büyülü Ayraç blogunun tatlı sahibiyle yaptık. Hem de beni öyle mahcup etti ki ilk olarak onu yazmak ve teşekkür etmek istedim :D
3 kitap için anlaşmıştık ama o serinin bozulmaması için 5 kitabı birden göndermiş. Bende kargoyu çıkarmaya acele ettim keşke 2 kitap daha düşünseydik diye kafasını şişiyorum. Cidden şaşırttı ve mahcup etti beni. Kendisine bir kez daha teşekkür ederim.
Üstelik bu takasla ilgili yazı da yayınları. Gerçekten çok kibar ve anlayışlı biri. Tekrar teşekkürler Berfin :D
Yazısı için buyrun


* * *

ViKitap takaslarımdan biri. Ne yalan söyliyim hiç biri aklıma gelmemişti ama çok merak ettiklerimdi. Özellikle İthaki. Alice yarışmadan çıkmıştı üstelik iki kitap. Herhangi bir gönderim olmamıştı ama kader bizi yine karşılaştırdı. 


* * *

Ukitap'ta aklımda olmayan bir takastı. Çok istediğim kitaplar diyemem ama kıramadım. Gerçi Araf ve Serenad bandrolsüz çıktı, haliyle birazcık moralim bozuldu. Karşı tarafta haberdar değilmiş yoksa iade talep ederdim, bundan sonra ederim de. Benim listemde de var ama belirtiyorum. Hatta mesaj atana diyorum "gördünüz değil mi bandrolsüz" diye. Aynı dürüstlüğü karşıdan da beklerim. 


* * *
Ortadaki kitap hediye gidecek ama ikisi merak ettiklerimdi iyi oldu. Üstelik aynı semtten çıktık, elden verdim. Böyle daha bir samimi oluyor :D


* * *

Kitap Aşığı blogunun sahibi Tuğçe ile yaptığımız takas. Sonradan kendisi de bir takas listesi açtı. İlgilenirseniz bir ziyaret edin bence (:


Bu da tatlı mı tatlı Ukitap üyesiyle yaptığım bir satıştan gelen kitap :D


* * *

İşte yeni kitaplarım bunlar. 2 tane daha gelmesini bekliyorum. Hiç fena değil ha :D Yanında not yazan, kahve ve çay ekleyen, ayraç gönderenlere de ayrıca teşekkür ederim. 

Bu postu yayınlama sebebim hem teşekkür etmek hem de aklında olanlara sadece bir hafta da aldığımız yolu göstermek. Elinizin korkak alıştırmayın. 

Kitaplığınızın tozlu bir köşesinde duran ve hiç okunmamış olan bir kitap, başka bir arkadaşın çok istediği bir kitap çıkabilir. 

Takas listeme göz atmak için buyrun
Kendileri zamanla güncellenecektir.

Cuma, Şubat 07, 2014

Georgia Cates - Acıtan Güzellik (Yorum)

Satın almak için tıklayın

Orjinal Adı: Beauty from Pain
Seri Bilgisi: Beauty #1
GoodReads Puanı: 4.40
Türkçe Yayın: DexPlus
Sayfa Sayısı: 356
Çeviri: Belgin Selen Haktanır

Yorumum:

Öff arkadaş ne bitmez kitapmış bu. Kaç gündür bitireceğim diye ne işkenceler çektim. Böyle kitaplar insanı okumaktan soğutur. Canım sıkkın spoilerin dibine vuracağım, şu saatten sonra kimse tutamaz beni, okuyan ona göre okusun. Ayrıca bu tarihimin en uzun yorumu da olacaktır muhtemelen.

Kitap klişeliğin dibine vurmuş bir kere. Konu zaten özgün değil. Karakterler sıkıcı, anlatım sıkıcı, olay desen yok bir de oradan sıkıcı. Atlayarak okudum ama bana mısın demedi. Son 150'de falan açılıyor dediler ama bana kalırsa aksine kapandı bile. Üstelik öyle mantıksız bir kitap gibi hepsini bastırıyor. Daha güzel amatör hikayeler okuduğumu rahatlıkla söyleyebilirim.

Olaylar başlarken o kadar detaydan uzak başlıyor ki noluyoruz arkadaş moduna girdim. Laurelyn ve arkadaşı Addison şehre geldiler, sanki evlilik görüşmesine gelmişler gibi, Addison birine Laurelyn diğerine. Ne ayak arkadaş bu. Hadi Laurelyn bakmıyordu ama dur bismillah daha görür görmez Addison, kardeşinin arkadaşını, kardeşi Ben'de Laurelyn'i gözüne kestirdi. Böyle saçmalık mı olur? Üstelik Addison erkek gibi düşünen, yatıp kalkayım modunda bir kız. Dakikasında vurulmalar, ailesiyle tanışmalar. Gören Zack sevgilisi onla buluşmaya geldi sanır, alakası bile yok.

Ondan sonra Jack'in teklifi. Zaten isim bile söylememek gibi saçma salak bir teklif. Tamam kız zeki kabul etmiyor. Ama adam düşün buluşalım deyince üstünde ultra mini, ufacık bir bez parçasıyla gidiyor. Ee kızanım sen değil miydi daha dün bu adama "Ben fahişe" değilim diye ayak yapan. Ne ara kışkırtma moduna geçtin. 

Bunla kalıyor mu? Koca bir hayır. Hayatında tek sevgilisi olmuş bir kız, sanki ömrü böyle isimsiz sevgililerle 3-5 ay geçirmiş gibi davranmaya başlamasın mı? Buyur buradan yak. Çocuğum hani sana aşık olmadan seks yanlış geliyordu. Ben mi yanlış okudum? Bu kadınların kabak çiçeği gibi açılmasına da hastayım ha. Sanki bir tuşları var da, basacak adamı bekliyorlar.

Karakterlere çok salaktı diyemem kabul. Kendi çapınca mal olmayan bir adam yaratmış. Ama Allah aşkına bir adam böyle tutartsız olabilir mi? Sarılmalar, düşünmeler, sonra bir bakıyorsun seni be...mek istiyorum. Oha noluyoruz lan. Daha demin romantiktin ne ara böyle mala bağladın? Çift kişilikli falan mısın?

Laurelyn ve Jack zaten 3 aylık bir anlaşma yapıyorlar. Sen daha adamı tanımadan git yarı çıplak poz ver. Bir de "onları sil lütfennnn," demiyor mu ağzına ağzına vur. Oldu adam silmek için şarjını harcadı. Sen git üstüne bir de erkek kardeşi gör bu resimleri. Al işte 23 yaşına gelmiş akıllanamamış insan zaiyatı sana. Gördü mü oranı buranı sevgilinin kardeşi. Ben olsam yüzüne bakamam. Bir de pis pis ağızlar evli barklı adamsın la. Bence iğrenç. Böyle kardeşler cıbıl cıbıl görüyor ya nefret ediyorum. Ama oh olsun sen misin 2 aydır tanıdığın adama çıplak poz veren.

Bir de bu kızın salaklıkları saymakla bitmiyor. Biri çıkıp diyor ki ben Jack'in karısıyım ayrıl ondan. O da tabi abla sen iste yeter modunda. Elinde ne bir belge ne bir resim. Sadece karısıyım diyor ve hemen bavulları topluyor. En salak kadın karakterlerden biri olarak tarihe geçmesini istirham ederim. Acaba bende Jensen'in karısıyım desem Danneel yer mi? Belki o da Laurelyn gibidir diyeceğim ama böyleleri ancak kitaplarda olur.

Ve sıkıcılığın en büyük payı da saçma detaylar. Başında bile detay vermediğini söyledim. İçinde de çok vermiyor. Ama gelin görün ki gözüne sürdüğü fardan dudağına çektiği kaleme kadar yazıyor. Kardeşim ben adamın gömleğinde kaç düğme var bilmek zorunda mıyım? Ne diye bunların raporunu veriyorsun? Yazacaksan kişilerini yaz, geçmişini yaz. Elini de korkak alıştırmamış hain, ne detayı varsa yazmış.

Ve son olarak klişeler. Klişeleri severim aslında. Böyle naif, tatlı erkekleri falan. Ama anlatım sıkıcı değilse. Dakika bir kızımız koşuyor 12bin dolarlık gitara. Çok isterdim, hayalim zart zurt. Tam da adamın yanında. Bence direkt bunu istiyorum deseydin daha gururlu olurdun. Adam zaten 3 ay kraliçeler gibi yaşatacağım demiş, çocuk gibi göz süzeceğine iste biz de rahatlayalım. Bunla da bitmiyor ki. Kolye, küpe almalar. Yemek yapmalar. Orjinal bir yan göremedim ben. Üstüne diğer şeylerde birikince sadece diyalogların okunduğu bir kitaba döndü.

Okumaktan sıkılanlar için işin özeti şudur ki: sı-kı-cı. Okuduğum vakte değmedi. Sırf o gelecek dedikleri heyecan için sabrettim. Eh 100 sayfa kalınca da bırakmak olmazdı. Allah'tan takas yaptım bu kitabı. Yerine çok daha sevdiğim kitaplar gelecek. Zaten bu da sevdiğim 3 yazar dışında okuduğum belki de son Dex olacak. Elimde zaten olanları okursam bile benden yorum çıkmaz. Millet inceleme ayağına kitapları sırtlasın diye kimseyi geçindirecek değilim. Birine sponsor olacak olsam önce kendime olurum. Ama okursam da kötü bir kitap çıkarsa yazmaktan çekinmem. Arada objektif yorumlar görmek, belki birilerini kendine getirir. Tabi ki bunlara kızdım diye de kimseye çamur atacak değilim, ne gördüysem o.

GoodReads'te 4.40 almış bir de bu kitap. Birşey diyeceğim ama kaba olacak neyse. Bana kalsa 0.40 bile yeter. Şu puanı da sırf karakterlerden nefret etmedim diye veriyorum. Bazı kriterlerim var Allahtan onları yapmadılar, yoksa bir kitapta bunların incelemesi üzerine ben yazardım! Acıtan Güzellikmiş. Peh, burada tek acıdığım verdiğim para oldu.

Puanım:
* * *
Üç ay sürmesi konusunda anlaşmıslardı... Ama aşkları sınır tanımayacaktı.
Jack McLachlan nam-ı diğer Mağara Adamı, Avusturalya'nın en gözde bekârlarından milyoner bir şarap üreticisiydi. Başarısı, ünü ve zenginliği, romantik ilişkilerini karmaşık ve sorunlu bir hale getiriyordu, bu yüzden basitliği seçiyordu: isimsiz, kısa ilişkiler.
Bu onun oyunu ve kurallarıydı. Ta ki Laurelyn Prescott hayatına girene kadar.
Ateşli oyunun kuralları değismek zorunda kaldı, çünkü genç kadın öncekilere hiç benzemiyordu. Amerikalı nefes kesici müzisyenle iliskisi basladığı andan itibaren Jack'in ayakları yerden kesildi. Hiçbir sey planladığı gibi gitmemeye basladı ve Jack kuralları birer birer kendi elleriyle yıkmak zorunda kaldı.
Ve Laurelyn, mümkün olmayanı, mümkün kıldı.