Pazartesi, Nisan 01, 2013

Susan Elizabeth Phillips - Sensiz Olmaz (Alıntı)


(Chicago Stars # 3)



* * *


Çenesine tıraş kremini sürerken Jane'in Snoopy'li kiraz kırmızısı geceliğini gördü.
"Profesör, ne zaman merhamet edip bana bu seksi geceliklerle işkence etmekten vazgeçeceksin?"
"Yarın akşam Winnie-the-Pooh giyeceğim."
"Harikasın."


* * *


"Bunu iç." Uçuş görevlisi uzaklaşır uzaklaşmaz şampanya kadehini Cal'a uzattı.
"Bunu neden yapayım?"
"Çünkü hamileyim ve içemem. Yoksa herkesin bunu da öğrenmesini mi istersin?"
Ateş saçan gözlerle ona baktıktan sonra kadehi boşalttı ve ona geri verdi. "Demek beni bir alkoliğe de çevireceksin."
"Seninle birlikte olduğum bütün anlarda elinde zaten içki olduğuna göre şu ana kadar olmadıysan şaşarım zaten."
"Bir bok bilmiyorsun."
"Etkileyici bir söz dağarcığı. Keskin."
"En azından sözlük yutmuş gibi konuşmuyorum. Bildiğin bütün kocaman kelimeleri kusman ne kadar zaman alır sence?"
"Emin değilim ama yeterince yavaş söylemeyi başarırsam belki aralarından birkaç tanesini anlamayı başarırsın."


* * *


Jane hızla ona döndü. "Sen bana bir şey yapmadın! Sen bunu benim çocuğuma yaptın, bunu göremiyor musun? Senin yüzünden masum bir çocuk bir ucube olarak büyüyecek."
"Sana aptal olduğumu hiç söylemedim. Bunu sen varsaydın."
"İlk buluştuğumuz gece tam bir aptal gibi konuşuyordun!"
Dudağının kenarında bir kas seğirdi. "Yerel renk diyelim. Özür dilemiyorum."
"Evin her yanında çizgi romanlar var!"
"Beklentilerini pekiştiriyordum."


* * *


"Sana hiçbir şey söylemek zorunda değilim." Rahatsız olmuştu ama tehlikeli görünmüyordu.
Bu Jane'i sakinleştirmedi. Tam tersine yeni bir histeri krizine girmek üzereydi. "Bana hemen söyle yoksa yemin ederim seni öldürmenin bir yolunu bulurum! Yemeğine cam tozu karıştırırım! Uyurken seni kasap bıçağıyla bıçaklarım! Duşa girmeni bekler ve suya elektrikli bir alet atarım! Kapıdan içeri girerken kafana beyzbol sopasıyla vururum!"
Kotunu temizlemekten vazgeçerek endişeden çok, meraklı gözlerle onu süzmeye başladı. Jane gittikçe daha mantıksız davrandığının farkındaydı ve bu onu daha da ateşlendirdi. "Söyle bana!"
"Sen kana susamışsın." Hafif bir şaşkınlıkla başını iki yana salladı. "Şu elektrikli alet işi için... Duşa yetişmesi için uzatma kablosuna ya da öyle bir şeye ihtiyacın olacak. Ya da belki de prize takmayı düşünmüyorsundur."
Jane kendini iyice aptal gibi hissederek dişlerini gıcırdattı. "Prize takılı olmazsa seni çarpmaz, değil mi?
"Doğru bir gözlem."


* * *


O yonca yeşili gözlerde gördüğü bir kıvılcım mıydı yoksa bu hayal gücünün bir oyunu muydu? "Komik olma. Çirkin bulduğum şey nezaketsizliğindi. Senin gibi bir genç için son hızla arkadaşlarının yanına koşup skorunu anlatmak hoş olabilir tabii ama görgü kurallarına uymaz."
"Görgü kuralları mı? Beş kutu hadım edilmiş Lucky Charms'ın sebebi bu mu?"
"Evet."
Güzel bir atış. Toplantısına geç kalmıştı ama iyi bir atış yapmadan oradan ayrılması da mümkün değildi. "Yeryüzünün en aşağılık insanının seviyesine inmek üzeresin."
"Bunun biraz abartı olduğunu düşünmüyor musun?"
"Hem de hiç." Ellerini başının üzerinde sallayarak nefretle ona baktı. "Bir mısır gevreği katiliyle evlenmişim."


* * *


Kapıdan çekildi, canı tartışmak istemiyordu. İpek sabahlığını önüne tutarken çıplak sırtını bitişik duvara yasladı.
Cal önünde mayın tarlası varmış gibi temkinli adımlarla içeri girdi. "İyi misin sevgilim?"
"Bana bu şekilde hitap etmekten vazgeç! Hiç bu kadar utanmamıştım."
"Utanma, tatlım. Zavallı Ethan'ın gününü şenlendirdin. Hatta bütün bir yılını. Benimkinden bahsetmeme gerek bile yok."
"Kardeşin beni çıplak gördü! Orada, merdivenin tepesinde çırılçıplak durdum ve kendimi inanılmaz bir aptal durumuna düşürdüm."
"İşte yanıldığın nokta burası. Çıplak görüntünde aptallığa dair en ufak bir şey yoktu. Başına bir şey gelmeden sabahlığını yerine asmama ne dersin?"
Sabahlığı karnının önüne daha da sıkı bastırdı. "Onca zaman boyunca bana bakıyordu ve sen tek kelime bile etmedin. Neden beni yalnız olmadığımıza dair uyarmadın?"
"Beni bu sürprizinle gafil avladın, sevgilim. Düzgün düşünemedim. Ve Eth de bakmadan duramadı. Güzel, çıplak bir kadın görmeyeli seneler olmuştur. Bakmasaydı onun için endişelenirdim."
"O bir rahip!"
"Bu kutsal bir olaydı. O sabahlığı asmamı istemediğinden emin misin?"
"Bu konuyla dalga geçiyorsun."
"Kesinlikle geçmiyorum. Sadece duygusuz bir serseri bu travmatik aran komik olduğunu düşünebilir. İstersen hemen aşağı ineyim ve uzaklaşamadan onu öldüreyim."


* * *


"Rosebud..."
"Bana o isimle hitap etme, pislik! Seks senin için bir spor, değil mi? Futbol oynamadığın ya da arkadaşlarınla içmediğin zaman yapılacak bir aktivite. Bense hiç öyle bakmıyorum. Benimle seks mi yapmak istiyorsun? Güzel, seninle seks yapacağım ama kendi kurallarımla."
"Peki, bu kurallar nelermiş?"
"Önce beni seveceksin! Hem de çok!"
"Seni zaten çok seviyorum!" diye kükredi.
"Acınacak haldesin!" Öfke ve hayal kırıklığı içinde çığlık atarken yataktan yastığı kaptı ve Cal'ın kafasına fırlattı sonra da odasına kaçtı.


* * *


"Sana hiçbir şey söylemek zorunda değilim." Rahatsız olmuştu ama tehlikeli görünmüyordu.
Bu Jane'i sakinleştirmedi. Tam tersine yeni bir histeri krizine girmek üzereydi. "Bana hemen söyle yoksa yemin ederim seni öldürmenin bir yolunu bulurum! Yemeğine cam tozu karıştırırım! Uyurken seni kasap bıçağıyla bıçaklarım! Duşa girmeni bekler ve suya elektrikli bir alet atarım! Kapıdan içeri girerken kafana beyzbol sopasıyla vururum!"
Kotunu temizlemekten vazgeçerek endişeden çok, meraklı gözlerle onu süzmeye başladı. Jane gittikçe daha mantıksız davrandığının farkındaydı ve bu onu daha da ateşlendirdi. "Söyle bana!"
"Sen kana susamışsın." Hafif bir şaşkınlıkla başını iki yana salladı. "Şu elektrikli alet işi için... Duşa yetişmesi için uzatma kablosuna ya da öyle bir şeye ihtiyacın olacak. Ya da belki de prize takmayı düşünmüyorsundur."
Jane kendini iyice aptal gibi hissederek dişlerini gıcırdattı. "Prize takılı olmazsa seni çarpmaz, değil mi?
"Doğru bir gözlem."



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum bıraktığınız için teşekkürler. En kısa sürede döneceğim (: